ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU HAKKINDA GENEL BİLGİ

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Nedir? Bireysel Başvuru Nasıl Yapılır? Anayasal Haklar Nelerdir?

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU HAKKINDA GENEL BİLGİ | Akçaoğlu Hukuk Bürosu

ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURU

Bu ilk bölümde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkında genel bilgi verdikten sonra bireysel başvuruya konu edilebilecek haklar ve özgürlükler ile ilgili kısa ve kolay anlaşılabilir bilgiler vereceğiz. Akabinde ise Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun nasıl yapılması gerektiği ve dikkat edilecek hususlardan bahsedeceğiz. Bu husustan sonra ise yapılan bireysel başvurunun kabul edilmesi için gerekli kriterlere değineceğiz. Yani bireysel başvuru kabul edilebilirlik kriterlerinden bahsedeceğiz.

Akçaoğlu Hukuk Bürosu olarak bu makalemizdenistifadenizi dileyerek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru konusunu izaha başlıyoruz.

ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURU HAKKINDA GENEL BİLGİ

BİREYSEL BAŞVURUYA KONU EDİLEBİLECEK HAKLAR

Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuruyu kısaca tanımlamak gerekirse şöyle ifade edebiliriz; Kişilerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Devletimizin taraf olduğu protokoller ile teminat altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinin devlet eliyle (kamu gücü) ihlal edildiği iddiasıyla başvuru yapabileceği çok önemli bir hak arama yoludur.

Yani olağan kanun yolları tüketildikten sonra iç hukuk yolları cihetiyle kalan tek hak arama yolu merci Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvurudur.

Bireysel başvuru süresi olağan kanun yollarının tüketilmesiyle başlar. Bu süre 30 gündür. Diğer bir deyişle bireysel başvuru kesin kararın tebliği veya öğrenilme tarihinden itibaren 30 gün içinde Anayasa Mahkemesi’ne yapılmalıdır. Anayasa Mahkemesi son kesin kararın tebliğinden de ziyade öğrenilme tarihini dikkate almaktadır. Eğer tebligattan başka bir yolla öğrenilme durumu yoksa tebliğ tarihini dikkate almaktadır.

Vatandaşlarımız bireysel başvuru haklarından yeterince bilgi sahibi olmadıkları için bu önemli hukuk yolundan hakkıyla faydalanamamaktadırlar. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru bizzat yapılabileceği gibi kanuni temsilci veya avukat aracılığıyla da yapılabilir. Ancak böylesine önemli bir iç hukuk yolu olan bireysel başvurudan istenilen neticeyi alabilmek için başvurucunun avukat aracılığıyla bireysel başvuru yapması daha isabetli olacaktır.

İhlal edildiği öne sürülen hak ve özgürlüğün hem Türkiye Cumhuriyet Anayasası hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokollerde güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerden olması gerekmektedir. Bu hak ve özgürlükleri şöylece sıralayabiliriz:

1-Yaşama Hakkı

2-İşkence Yasağı

3-Kölelik ve Zorla Çalıştırma Yasağı

4-Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı

5-Adil Yargılanma Hakkı

6-Suç ve Cezaların Kanuniliği

7-Özel Yaşama, Aile Yaşantısına, Konut ve Haberleşme Özgürlüğüne Saygı

8-Düşünce, İfade,

9-Din ve Vicdan Hürriyeti

10-Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti

11-Örgütlenme Toplantı Özgürlüğü

12-Mülkiyet Hakkı

13-Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi

14-Serbest Seçim Hakkı

15-Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması (Etkili Başvuru Hakkı)

16-Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı

YAŞAM HAKKININ İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Yaşam hakkı en önemli ve en temel bir haktır. Yaşam hakkına müdahale edilebilecek durumlar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. Maddesinde aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 2. Madde: Yaşam Hakkı

1-Herkesin yaşama hakkı hukuk tarafından korunur. Kanunun ölüm cezası öngördüğü bir suç nedeniyle bir mahkemenin verdiği ölüm cezasının infazı dışında, hiç kimse yaşama hakkında kasten yoksun bırakılamaz.

2-Aşağıdaki hallerde yaşamdan yoksun bırakma, mutlaka gerekli olandan fazla olmayan bir gücün kullanılması sonucu meydana gelmişse, bu maddeye aykırı sayılmaz:

a) Bir kimsenin hukuka aykırı şiddette karşı savunması;

b) Hukuka uygun bir gözaltına alma kararını uygulama veya hukuka uygun olarak tutulan bir kimsenin kaçmasını önleme,

c) Bir ayaklanma veya isyanı hukuka uygun olarak bastırma.

Yaşam Hakkı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17. Maddesinde ise şu şekilde güvence altına alınmıştır

Anayasa 17. Madde: Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı

Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.

Meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.

Yaşam hakkı, insanı doğal olmayan ölümlerden koruma altına alır. Diğer haklarla birlikte yaşam hakkı da bu hakların korunması için devlete sorumluklar yükler. Diğer kişilerin yaşam hakkına zarar vermeme yükümlüğü iç hukukla koruma altına alınır. Yani devlet çıkardığı kanunlarla kişilerin bireyin yaşam hakkına zarar vermemeleri hususunda gerekli yaptırımları belirler ve bu şekilde yaşam hakkına bir zarar verilmemesini sağlar.

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaparken yaşam hakkı ihlalini öne sürebilmek için,

1-Devletin ilgili kurumların bir görevi de bireyin herhangi bir sebeple öldürülmesi akabinde, bireyin ölümüne neden olan kişilerin kim olduğunun bulunmasını ve bu kişilerin cezalandırılmasını sağlamaktır. Bunun içi de etkili bir soruşturma ve kovuşturmanın yapılmaması durumunda devletin ilgili kurumları tarafından yaşama hakkı ihlal edilmesi,

2-Kamu görevlileri tarafından kasten ve hukuk dışı bir şekilde bireyin yaşamının son buldurulması,

3-Devlet ve ilgili kurumlar tarafından bireyin yaşamını sona erdirecek tehlike ve tehditlerin ortadan kaldırılmaması ve gerekli tedbirlerin alınmaması, hallerinin gerçekleşmesi gerekmektedir.

Devletin ilgili kurumlarının gözetimi altında olan bireyin intihar ederek yaşamını sonlandırması devletin sorumluluğunu doğurur. Misal verecek olursak askerlik görevini yerine getiren bireyin, cezaevinde bulunan bireyin veya gözaltında tutulan bireyin intihar etmesi yaşam hakkının ihlali nedeniyle devletin sorumluluğunu gerektirir.

Vatandaşımız adaletin yerine getirilmemesinden yakınmaktadır. Devletimiz vatandaşının öldürülmesi sebebiyle sorumluları bulup cezalandırılmasını sağlamalıdır. Bu sağlanmazsa devlet yaşama hakkının ihlaline sebep olmuş olur.

Yukarıda belirtilen hususların varlığı halinde Anayasa Mahkemesi’ne yaşama hakkının ihlali öne sürülerek bireysel başvuru yapılabilir.

İŞKENCE YASAĞI İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Bir toplumda demokratik değerlerden bahsetmek için o toplumda işkence yasağına uyulup uyulmadığına bakmak gerekir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 3. Madde işkence yasağını ele almaktadır.

AİHS 3. Madde: Hiç kimse işkence veya insanlık dışı veya küçük düşürücü muameleye veya cezaya maruz bırakılmayacaktır.

Vücut dokunulmazlığı en önemli haklardandır. Öyle ki, devlet ve herhangi bir kimse vücut dokunulmazlığını ihlal edemez.

Bireylerin vücut dokunulmazlığı bazı zorunlu haller dışında ihlal edilemez. Bu zorunlu haller Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17. Maddesinde belirtilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) in 3. Maddesinde güvence altına alınmıştır.

Devletin ilgili kurum görevlileri tarafından işkence yasağının ihlal edilmesi durumunda bireysel başvuru yapılabilir.

KÖLELİK VE ZORLA ÇALIŞTIRMA YASAĞI İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve köle ve kul olarak tutulamaz. Bu hak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) in 4. Maddesinde ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 18. Maddesinde güvence altına alınmıştır. Anayasa 18. Maddede, Kimsenin zorla çalıştırılamayacağı, angaryanın yasak olduğu ancak şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalışmaların ve olağanüstühallerde vatandaşlardan istenecek hizmetlerin, ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmalarının zorla çalıştırma sayılmayacağı belirtilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 4 . maddede ise kimsenin köle ya da kul durumunda tutulamayacağı, zorla çalıştırılamayacağı belirtilerek güvence altına alınmıştır.

Ancak bazı halleri zorla çalıştırma veya zorunlu çalışma kapsamı dışında tutmuştur. Kapsam dışında tutulan durumlar aşağıda yazıldığı gibidir.

1-Bir kimse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 5. Maddesinde belirtilen koşullar kapsamında tutuklu tutulduğu sırada veya şartlı tahliyeden yararlandığı zaman içerisinde olağan bir şekilde yapması istenilen bir iş,

2-Askeri nitelikte olan bir hizmet veya vicdani reddin meşru sayıldığı ülkelerde, vicdani reddi tercih eden bireylere zorunlu olarak askerlik yaptırılması yerinde başkaca hizmetlerin gördürülmesi,

3-Bazı kriz veya afet halleri toplumun hayat veya refahını tehdit edebilmektedir. Bu tehdit hallerinde gördürülen hizmetler,

4-Vatandaşların olağan yükümlülüklerini kapsayan çalışma ve hizmetler.

KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKI İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 19. Maddesinde güvence altına alınmıştır. Devletin bireyin özgür bir şekilde yaşamasını sağlamak için gereken önlemleri almak yükümlülüğü vardır. Bireyin özgürce hareket etmesi engellenemez. Ancak bireyin canı ve malının güvenliğinin sağlanması gereken haller istisnadır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesi kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı güvence altına alınmıştır. Bu hak ile bireyin yakalanması ve tutuklanması durumlarında yersiz uygulamaların da önüne geçmeyi sağlamayı hedeflenmiştir.

Yakalanan bireye, kendisine isnat edilen suçun ne olduğu ve ne için yakalandığı bildirilmelidir. Bu bildirimde geç kalınmamalı ivedilikle bildirim yapılmalıdır.

Yakalanan bireyin ivedilikle bir hakim veya adli görevli yetkili kamu görevlisinin önüne çıkarılarak makul bir sürede yargılanmalı veya serbest bırakılma hakkı vardır.

Yersiz bir yakalama işlemi neticesinde mağdur olan birey tazminat talep etme hakkını kullanabilir.

ADİL YARGILANMA HAKKI İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Adil yargılanma hakkı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 36. Madde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. Madde ile güvence altına alınmıştır.

Bu hak Anayasamızın 36. Maddesinde şu şekilde ele alınmıştır.

Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.

Aslında Adil Yargılanma Hakkı sadece 36. Madde ile değil Anayasamızın Hak Arama Hürriyeti başlığı altında 37. Ve 38. Maddeleri ile ele alınmış ve güvence altına alınmıştır.

37. maddede Kanuni hakim güvencesi ele alınmıştır. Yani hiçbir birey kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz ve bu hususta olağanüstü merciler kurulamaz.

38. maddede ise suç ve cezalara ilişkin esaslar ele alınmıştır. Bu madde ile bireyin suç işlediği zamanda yürürlükte bulunmayan bir kanunun suç saydığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı hususu güvence altına alınmıştır. Ayrıca suçu işlediği zamanda konulmuş olan cezadan daha fazla bir ceza uygulanamaz. Güvenlik tedbirlerinin de kanunla konulması gerekir.

Bireyin suçluluğu bir hükme bağlanmadıkça suçlu olduğu var sayılamaz.

Hiç kimse kendisi hakkında ve kanunda belirtilen yakınları hakkında suçlayıcı bir ifade vermeye ve deliller sunmaya zorlanamaz.

Kanunların rağmına ele geçirilmiş bulgular, yargılamada delil olarak kabul edilmemelidir.

Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruların kahir ekserisi adil yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yapılmaktadır. Bilhassa makul sürede yargılanma hakkına ilişkin başvurular bir hayli fazladır. Anayasa Mahkemesi makul yargılanma hakkının ihlali nedeniyle çok sayıda kararında tazminata hükmetmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 148. Maddesinde ise “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir” diyerek bireysel başvuru hakkı tanınmıştır.

Yargılamalarda çoğu zaman adil yargılanma hakkı ihlal edildiği için Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması ve Anayasa Mahkemesi tarafından yeniden yargılanma kararının verilmesi tekrar yargılanarak adil bir şekilde yargılanmaya kapı açmaktadır.

SUÇ VE CEZALARIN KANUNLİĞİ HAKKININ İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Bireyin suçlu olduğu bir mahkeme kararıyla tespit edilinceye kadar kimse suçlu sayılamaz. Bu husus Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 15. Maddesinde düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez. Kanunda açıkça gösterilmeyen bir fiil için ceza verilemez ve bu fiil suç sayılamaz. Bilhassa Ceza yargılamasında yargılama yapılırken sanığın lehine olan kanunlar sanığa uygulanabilirken, aleyhe olan kanunlar sanık hakkında uygulanamaz. Burada önemli bir hususta şudur ki; bireyin suçu işlediği zaman diliminde cari olan kanunlarda belirlenen cezadan daha fazla cezaya hükme bağlanamaz. Belirtilen bu hususlar rağmına verilen kararlar hakkında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilir.

ÖZEL YAŞAMA, AİLE YAŞANTISINA, KONUT VE HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNE SAYGI HAKKININ İHLALİ İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Özel Yaşama ve aile yaşamına saygı hakkı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesinin kenar başlığında ele alınmış ve güvence altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ise, 20, 21, 22. maddelerinde ele alınarak güvence altına alınmıştır.

Bu hususla ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 8. Maddesinin kenar başlığı şu şekildedir;

1- Herkes, özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesihakkına sahiptir.

2- Bu hakkın kullanımına, yasa uyarınca olması ve ulusal güvenlik, kamu emniyeti ya da ülkenin ekonomik refahı, düzensizliğin ya da suçun önlenmesi, sağlığın ya da ahlakın korunması ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda gerekli olanlar dışında, kamusal bir makam tarafından müdahale edilmeyecektir.

Anayasa’nın 20. Maddesi ile herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı olduğu, özel ve aile hayatının gizliliğinin dokunulmaz olduğu belirtilerek güvence altına alınmıştır. Usulüne uygun hakim kararı olmadıkça ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yine kanunla yetki verilmiş merciin yazılı bir emri bulunmadıkça; hiç kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyasına el konulamaz ve bunlar aranamaz.

Ayrıca herkes kişisel verilerinin korunması hakkına sahiptir. Kişilerin verileri bir şartla işlenebilir. Bu şart ise kanunla belirtilmiş olan hallerdir.

Anayasa’nın 21. Maddesi ile de konut dokunulmazlığı ele alınarak güvence altına alınmıştır. Bu maddeye göre kimsenin konutuna dokunulamaz. Konutuna girilemez arama yapılamaz ve buradaki eşyalara el konulamaz. Yine 20. Maddede belirtilen istisna hususlar burada da geçerlidir.

Anayasa’nın 22. Maddesi ise haberleşme hürriyetini ele alarak güvence altına almıştır. Bu maddeye göre Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Haberleşme engellenemez, gizliliğine halel getirilemez. 20 ve 21. Maddelerde belirtilen istisnai hususlar burada da geçerlidir.

DÜŞÜNCE, İFADE HAKKI İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Bu hak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 25, 26. Maddelerinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 10 maddesinde düzenlenerek güvence altına alınmıştır.

Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Hiç kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı gibi düşünce ve kanaatlerini açıklaması sebebiyle de suçlanamaz ve kınanamaz. Herkes düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına haizdir. Düşünce ve kanaatlerin açıklanmasının hangi hallerde sınırlandırılabileceği Anayasa 26. Madde 2. Fıkra ve AİHS 10. Madde 2. Fıkrasında belirtilmiştir.

Buhaller AİHS 10. Madde 2. Fıkrada;

Ulusal güvenlik, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, sağlık ve ahlakın korunması, yargının yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi olarak belirlenmiştir.

Anayasa 26. Madde 2. Fıkrada ise;

Millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi, olarak belirlenmiştir.

Elbette bu sınırlamaların demokratik gereklilikler ve belirtilenamaçları gerçekleştirmek için orantılı olması gerekmektedir.

DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ HAKKI İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Din ve vicdan hürriyeti Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 24. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 9. Maddesinde düzenlenerek güvence altına alınmıştır.

Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Anayasa 14. Maddesinde belirtilen hükümlere aykırı olmamak şartıyla ibadetler serbestçe yapılabilir. Dini ayın ve törenlerin yapılması da serbesttir. Kimse dini inanç ve kanaatlerinden dolayı suçlanamaz ve kınanamaz. Bu hakkın devlet eliyle güvence altına alınması dinin istismar edilmesi ve kötüye kullanılmasını da engeller.

MÜLKİYET HAKKI İHLALİ ÖNE SÜRÜLEREK ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YAPILMASI

Mülkiyet hakkı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 35. Maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 No’lu Protokolünün 1. Maddesinde düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır.

Madde 35 de mülkiyet hakkı şu şekilde güvence altına alınmıştır;

Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.

Mülkiyet hakkı öyle bir haktır ki birçok hukuk alanlarını ilgilendirir. Bu hukuk alanlarını imar hukuku, fikri mülkiyet hukuku, idare hukuku, borçlar hukuku, vergi hukuku olarak sıralayabiliriz. Mülkiyet hakkı saymış olduğumuz birbiriyle ilgisi çok az olan bu hukuk alanlarının tamamıyla ilgilendirir.

Elbette bu bahsettiğimiz hukuk alanlarıyla ilişkili olan mülkiyet hakkı sadece Anayasa Madde 35 de düzenlenmemiştir. Anayasada 46. Madde ile kamulaştırma, 44. Madde ile toprak mülkiyeti, 43. Madde ile kıyılar, 169 ve 170. maddeler ile ormanlar, 63. Madde ile kültür ve tabiat varlıkları, 168. Madde ile doğal kaynaklar, 73. Madde ile vergi, 60 ve 61. Madde ile sosyal güvenlik, 13. Madde ile temel hakların sınırlandırılma rejimi ile düzenlenmiş ve anayasal koruma altına alınmıştır.

Mülkiyet hakkının ihlali durumunda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılarak, yargılamanın yenilenmesine kararı verilmesi ve hak ihlallerinin tespiti talep edilebilir.

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU YAPILIRKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılırken dikkat edilmesi gereken önemli hususlar vardır. Bu hususların başında başvuru formunun eksiksiz bir şekilde doldurulması ve ek belgelerin eksiksiz olarak eklenmesi ehemmiyet arz etmektedir.

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nde belirlenmiş olan şartlara uygun olmasına dikkat edilerek başvuru formu doldurulur ve Türkçe olarak bireysel başvuru yapılabilir.

Bireysel Başvuru Formunun doldurulmasında dikkat edilmesi gereken çok önemli hususlar vardır. Bu hususlara riayet edilmesi bireysel başvurunun usulden reddedilmemesi açısından ehemmiyet arz etmektedir.

Bireysel başvuru formuna eklenmesi gereken belgelerin eksiksiz eklenmesi gerekmektedir. Bu belgelerin eksik olması durumunda Anayasa Mahkemesi tarafından eksikliğin giderilmesi için 15 gün süre verilir. Eksik belgelerin bu süre içerisinde tamamlanması gerekmektedir.

Başvurucunun bazı belgeleri geçerli nedenlerle başvuru formu ekinde sunamaması durumunda bu gerekçeleri ve bunlara ilişkin belge ve bilgileri yine başvuru formuna eklemesi gerekir. Mahkeme bu gerekçeler doğrultusunda mazereti kabul ederse sunulamayan bilgi ve belgeleri kendiliğinden ilgili kişi ve kurumlardan toplayabilir.

Bireysel başvuru yapıldıktan sonra başvuru ile ilgili herhangi bir değişiklik söz konusu olduğunda bu değişikliklerin başvuru dosyasına ivedilikle bildirilmesi gerekmektedir. Bu değişiklik Usulü etkileyecek bir husus olabileceği gibi esası etkileyecek bir husus da olabilir.

Başvuru formu ekine eklenecek evrakların aslı eklenebileceği gibi ilgili evrakların onaylı suretleri de eklenebilir. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi başvuruya karar verildikten 1 yıl sonra evrak asıllarını başvurucuya iade edip başvuru dosyasını imha etse de evrak asıllarının sehven imhasını önleme amacıyla evrakların onaylı suretlerinin eklenmesi daha doğru olacaktır. Başvuru formuna eklenmesi zorunlu evraklar Anayasa Mahkemesi İçtüzük’ünün 59. Maddesinde zikredilmektedir.

Bireysel başvuru formu ve ekleri hazırlandıktan sonra başvurucu/vekili Anayasa Mahkemesine bizzat giderek başvuruda bulunabileceği gibi mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler aracılığıyla da başvuruda bulunabilir.

Bireysel başvuru bizzat başvurucu, avukatı veya kanuni temsilcisi tarafından yapılabilir. Ancak başvurunun sıhhatli bir şekilde yapılması ve takibinin yapılması için bir avukat tarafından yaptırılması daha isabetli olacaktır. Başvuru formuna vekaletname veya temsile yetkili olunduğuna dair evrakın eklenerek sunulması gerekmektedir.

Başvurucu başvuru formunda kimliğinin gizli tutulmasını isteyebilir. Ancak bu talebinin gerekçelerini de belirtmek zorundadır. Mahkeme gerekçeleri yerinde görürse talebi kabul eder ve başvurucunun kimlik bilgilerinin kamuya açık belgelerde gizli tutulmasına karar verir.

Bireysel başvuru yapılması, kesinleşmiş bir kararın veya kamu gücü işleminin icrasını veya infazını engellemez. Yapılan bireysel başvuru incelemesi devam ederken kesinleşmiş kararın veya kamu gücü işleminin icrası veya infazı devam eder. Ancak bu hususunda bir istisnası vardır. Bu istisna ise, Anayasa Mahkemesi tarafından tedbir kararı verilmesidir. Tedbir kararı icra ve infazı durdurur. Bireysel başvuru formu düzenlenirken tedbir talebinde bulunmak bu cihetle ehemmiyet arz etmektedir.

Yapılan bireysel başvuru hakkında verilecek kararın ne kadar süre içinde verileceği hususunda kesin bir bilgi vermek mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruları mahkemeye ulaşma sırasına göre değerlendirerek karar vermektedir.

Bireysel başvuru yapıldıktan sonra başvurucu yaptığı başvurudan vazgeçmek isterse, Anayasa Mahkemesine vereceği bir dilekçe ile başvurusundan feragat edebilir. Anayasa Mahkemesi başvurudan feragat dilekçesine istinaden düşme kararı verir.

ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURUDA KABUL EDİLEBİLİRLİK KRİTERLERİ

Kabul edilebilirlik kriterleri çok kapsamlı bir şekilde incelenebilir. Ancak biz bu yazımızda kısaca bahsedeceğiz.

Bu kriterleri başlıklar olarak yazacak olursak;

1-Bireysel Başvurunun Süresi

2-Bireysel Başvuruda Zaman Bakımından Yetki Kriterleri

3-Bireysel Başvuruda Yer Bakımından Yetki Kriteri

4-Bireysel Başvuruda Konu Bakımından Yetki Kriteri

5-Bireysel Başvuruda Kişi Bakımından Yetki Kriteri

6-Bireysel Başvuruda Başvuru Yollarının Tüketilmesi Kriteri

7-Bireysel Başvuruda Açıkça Dayanaktan Yoksunluk Kriteri

8-Bireysel Başvuruda Anayasal Önem Kriteri

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun nasıl yapılacağı, dikkat edilecek hususlar ve kriterler 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. Maddesi ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 59, 60, 61, 64 ve 66. Maddelerinde düzenlenmiştir.

Kanun ve İçtüzük’te belirtilen hususlara dikkat edilerek bireysel başvurunun yapılması başvurunun kabul edilmesi ve hak ihlallerinin tespiti açısından çok önemlidir.

Bireysel başvurunun süresinde yapılmazsa, içtüzük’te belirtilen şekil şartlarına uygun hazırlanmazsa başvurucuya eksikliklerin giderilmesi için kesin süre verilir. Bu kesin süre içerisinde eksiklikler giderilmezse başvurunun reddine karar verilir. Bu red kararı başvurucuya/vekiline tebliğ edilir. Elbette bu red kararı kesin bir karar değildir. İdari red kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. İtiraz hakkında verilen karar kesin karardır.

Anlaşılacağı üzere bireysel başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerine dikkat edilerek yapılması gerekmektedir. Bu husus iç hukuk yollarının son aşaması olan Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun sıhhatli bir şekilde incelenmesi ve karar verilmesi için ehemmiyet arz etmektedir.

Tags:

Av. İsmail Akçaoğlu

Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Bölümünde Tezli Yüksek Lisans yapmaktadır. Çalışma alanı ağırlıklı olarak Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru, İcra İflas Hukuku, İş Hukuku, Vergi Hukuku, Ceza Hukuku, İdare Hukuku, Kadastro Hukuku olmak üzere hukukun bütün alanlarında avukatlık ve danışmanlık hizmeti vermektedir.